ADNAN OKTAR
DAVASINDA
DEVLETİN ÜST
YARGI KURUMU KANAATİNİ AÇIKLAMIŞTIR
ESAS VE GEÇERLİ
OLAN DA BUDUR
BAM 1. Ceza Dairesi'nin 3 hakimi, 550 KLASÖR'lük dava
dosyasını, bir yıl iki ayda (14 ayda) sabah 8'den akşam 8'e çalışıp uzun
uzun inceledi.
Bu değerlendirmenin sonunda, sanıklara yöneltilen
taciz, tecavüz, turnike, irade fesadı... gibi uydurma iddiaların hiçbir
somut hukuki delili, dayanağı olmadığını tespit etti.
Bunu tüm hukuki gerekçeleriyle ayrıntılı olarak 400 sayfalık kararında
açıkladı. CİNSEL SUÇLAMALARDAN BERAAT KARARI VERDİĞİ 68 sanığın da tahliyesine
hükmetti.
Yüksek Mahkeme'nin bu kararı üzerine İSTİNAF BAŞSAVCISI APAR TOPAR
ANKARA'YA ÇAĞRILARAK üzerinde ağır baskı kuruldu. Hemen ardından
İstinaf Savcısı, alelacele yarım sayfalık bir gerekçeyle tahliye kararlarına
itiraz etmek zorunda kaldı.
BAM 2. Ceza Dairesi heyeti ise, 550 KLASÖRLÜK dava dosyasını
da 400 sayfalık Yüksek Mahkeme kararını
da incelemedi bile. Sadece, kafasında hazır olan 1,5 sayfalık karar gerekçesini
45 dakikada yazarak itirazı kabul etti.
Hiçbir yetkisi olmadığı halde esasa girip hüküm kurarak tahliye olanlar
hakkında tutuklama kararı çıkarttı.
Tüm Türkiye'nin hayret ve dehşetle izlediği bu hukuk katliamının
takdirini değerli kamuoyuna bırakıyoruz!!!
Sonuç olarak Devletin Üst Yargı Kurumu kapsamlı hukuki incelemesi ve
değerlendirmesi sonucunda ESASTAN BOZMA kararını açıklamıştır. Davanın
bir KUMPAS DAVASI olduğunu tüm detaylarıyla ortaya koymuştur. Esas ve
geçerli olan hukuki sonuç budur.
Kaldı ki karara yapılan itirazın ve bu itirazın alelacele kabulünün garabetini
bir kenara bıraksak dahi, ortada iki zıt kanaat, yani "şüphe" vardır.
Bu durum da "ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR" esasına göre ortada
SUÇ OLMADIĞINI gösterir.