SAYIN  CUMHURBAŞKANIMIZA AÇIK MEKTUP

Benzeri Görülmemiş Bir Zulüm ve Adaletsizlik Ülkemizi Yaşanmaz Hale Getiriyor. Lütfen Bu Zulmü Durdurunuz

Sayın Cumhurbaşanımız,

Malumunuz olduğu üzere, Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf) 1. Ağır Ceza Dairesi, 1,5 yıla yakın bir süredir incelediği ve son derece detaylı hukuki gerekçelere dayanarak verdiği ESASTAN BOZMA kararını geçtiğimiz günlerde açıklamıştır.  Bu karar ile, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın, masum olmalarına rağmen kendilerine kurulan düzmece bir kumpas yüzünden, 4 yıla yakın bir süredir haksız ve hukuksuz olarak cezaevinde tutuldukları da RESMİ BİR YARGI KARARIYLA İSPATLANMIŞ bulunmaktadır.

Ancak medya ve yargı üzerindeki gücü ile etkisi malum derin devlet çetesi, bu gelişme üzerine “ortada bir suç veya suç örgütü değil de, sadece bir kumpas olduğu”nun kamuoyu tarafından da öğrenilecek olmasından dolayı paniğe kapılmış ve dehşete düşmüştür. Bunun önüne geçebilmek için de, camiamıza ve özellikle de Sn. Adnan Oktar ile arkadaşlarımızın AVUKATLARINA YÖNELİK yeni ve kapsamlı bir atağa kalkışmıştır.

Derin devletin kontrolü altındaki bir kısım medya, adeta düğmelerine basılmışcasına hep bir ağızdan ve bir anda, SAVUNMA AVUKATLARINI HEDEF ALAN, yalan ve iftira dolu köşe yazıları ile haberler yapmaya başlamışlardır. Derin devlet beslemesi çok sayıdaki sosyal medya tetikçileri de, bu (sözde) haberlerle eş zamanlı olarak -tek bir yerden dikte ettirildiği bariz- çeşitli karalama ve iftira kampanyaları yürütmektedirler. Hatta davanın husumetli müştekileri tarafından kullanıldığı bilinen bazı sosyal medya hesaplarından, SAVUNMA AVUKATLARININ ÜZERLERİNE KIRMIZI ÇARPI İŞARETLERİ ÇEKİLMİŞ FOTOĞRAFLARI yayınlanmış, avukatlar açıkça hedef gösterilmişlerdir.

Oluşturulan bu suni kamuoyu sayesinde de, İstinaf mahkemesinin vermiş olduğu Esastan Bozma Kararının SORUMLUSU OLARAK GÖRDÜKLERİ AV. SİNEM MOLLAHASANOĞLUNUN TUTUKLANMASININ ÖNÜNÜ AÇMIŞLARDIR. DİĞER SAVUNMA AVUKATLARI İSE ADLİ KONTROL ŞARTI İLE serbest bırakılmışlar, yani onlara da İSTENİLDİĞİ ANDA KOLAYLIKLA TUTUKLANABİLECEKLERİ HATIRLATILARAK GÖZDAĞI VERİLMİŞTİR.

Savunma avukatları hakkında açılan soruşturma ile hemen ilk celsede verilen tutukluluk ve adli kontrol kararlarının GEREKÇELERİ İSE, TAM BİR HUKUK GARABETİDİR.  

Avukatlık mesleğinin doğal gereği ve her avukat ya da hukuk bürosu için sıradan ve gündelik işlerden olan;

§  Vekalet çıkarmak, dosya takibi yapmak, dilekçe hazırlamak

§  Müvekkillerinin hukuki işleriyle ilgilenmek,

§  Takip ettikleri davalar için müvekilleriyle görüşüp toplantı yapmak,

§  Müvekkilleri tutukluysa cezaevi ziyareti yapmak,

§  Savunma delillerini araştırıp savunma dosyası hazırlamak,

§  Hizmetleri karşılığında müşteri makbuzu düzenleyip tahsilat yapmak

vb. AVUKATLIK HİZMETLERİNİN TAMAMI, GÜYA BİR SUÇMUŞ GİBİ GÖSTERİLMİŞLERDİR.

Yani özetle, savunma avukatlarımız sadece işlerini yaptıkları için ya tutuklanmış ya da haklarında adli kontrol kararı alınarak kendilerine gözdağı verilmiştir.

Zatıalinizin de taktir edeceği üzere, böyle bir ortamda avukatların mesleki görev ve sorumluluklarını hakkıyla yerine getirebilmelerinden, özgürce yapılacak düzgün bir savunmadan ya da hukuk ve adaletten bahsedilmesinin MÜMKÜN OLAMAYACAĞI DA AŞİKARDIR.  

Derin devletin asıl amaçı, İstinaf mahkemesinin vermiş olduğu “Esastan Bozma” kararı üzerine, ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yeniden yargılama öncesinde Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızı avukatsız ve savunmasız bırakmaktır.  

Derin devlet, dosyamıza bakan savunma avukatlarını tutuklatıp tehdit ederek ve engelleyerek camiamıza açıkça: “sizi cezaevinde ölüme terk edeceğiz, biz ne diyorsak o olacak, susup oturun, sesinizi çıkartmayın, kendinizi savunmaya kalkışmayın, ilk derece mahkemesinde olduğu gibi, istinafta da konuşamayacaksınız, yargıtayda da konuşamayacaksınız” mesajı vermektedir.

Böyle bir zulüm ve hukuksuzluğa şu veya bu gerekçelerle göz yumulmasının ve haksızlığa uğrayanların kendilerini savunma haklarının ellerinden alınmasının bir hukuk devletinde normal karşılanıp makul görülmesinin kabul edilemez olduğuysa aşikardır.  

Sayın Cumhurbaşkanım,

Uzunca bir süredir, derin devletin kontrolü altında hareket eden bir kısım basın ve medya organları ile sosyal medya tetikçileri tarafından gerçek dışı sansasyonel haberler yapılarak kamuoyunda sahte ve suni infialler oluşturulmakta; bu infialler de yargıya üzerinde baskı unsuru olarak kullanılıp yargı kararlarına müdahale edilerek masum, suçsuz insanlar hakkında haksız ve hukuksuz kararlar verilmesi sağlanmaktadır.

Derin devlet, kendi amaç ve çıkarları önünde engel olarak gördüğü kimseleri ortadan kaldırıp yok etmek için bu rezil sistemi kullanmakta; bu sayede yalan habeler yoluyla sıradan vatandaşların hassas değerlerine ve sinir uçlarına dokunup toplumu kolaylıkla ajite edebilmektedir. Derin devletin hedefindeki insanlar bir gün dindar mütedeyyin topluluklar olurken, bir diğer gün sol görüşlü vatandaşlarımız ve alevi-bektaşi kardeşlerimiz, başka bir gün ise doktorlar ve sağlık çalışanları olmabilmektedir.  

Bu rezil sistem yüzünden yaşadığımız benzeri görülmemiş zülüm, gaddarlık, adaletsizlikler, cennet gibi ülkemizi adeta günden güne insanların kaçmak istedikleri yaşanılmaz bir yer haline getirmektedir. Toplum genelini büyük bir karamsarlık havası sarmış ve vatandaşlarımız huzur, neşe, sevinç ve ümitlerini neredeyse tamamen kaybetme aşamasına gelmişlerdir.

İlk önceleri gençler arasında başlayan ve bir yolunu bulup Türkiye’den ayrılarak başka ülkelere kaçıp gitmek sevdası, hızla birçok meslek mensubunu da sarıp kuşatmakta; doktor ve mühendisler gibi bugün artık avukatlar da umudu, yurtdışına gidip mesleklerini başka ülkelerde sürdürmekte aramaktadırlar.   

Bu durum, TÜRKİYE’DE HUKUK VE DEMOKRASİ YOK PROPAGANDASI YAPANLARIN DA EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEKTEDİR. AÇIKTIR Kİ DERİN DEVLET ÇETESİ SADECE BİZLERİ DEĞİL, HÜKÜMETİMİZİ VE YÜCE TÜRK DEVLETİNİN YARGISINI VE KURUMLARINI DA HEDEF ALMAKTADIR.

Böylesine bir gözü dönmüşlük ve çirkin cesaret de haklı olarak vatandaşlarımız arasında büyük bir kaygı ve endişeye yol açmaktadır. İnsanlar, yargı üzerindeki derin devlet baskısına hayret ederek şahit olmuşlar; mahkemelerin derin devletin istemediği kararlar vermeleri durumunda nasıl hedef gösterildiklerini ve nasıl kolayca suçlanıp iftiraya uğratılabildiklerini de açık şekilde görmüşlerdir.

BUGÜN BUNLARI YAPANLAR, YARIN BİZE NELER YAPMAZLAR düşüncesiyle adeta dehşete kapılmışlardır.   

SONUÇ OLARAK;

Hemen herkes tarafından açıkça görüldüğü üzere, derin devlet çetesi halk tabiriyle artık gemi iyice azıya almış, yani arsızlaşıp azgınlaşmış ve son derece saldırgan bir hal almış bulunmaktadır. Basında ve sosyal medyada adeta at koşturmakta; istemedikleri kararlara imza atan hakimleri ve savcıları iftiralarla tehdit edip hedef göstermekte; çirkin bir cesaret göstererek bakanları ve milletvekillerini hatta Zatıalinizi dahi -kendilerince- tehdit edip yönlendirmeye kalkışmaktadırlar.

Karanlık bir derin devlet çetesi, bu yönüyle Türkiye’yi adeta esir almış durumdadır. Elindeki basın gücü ve sosyal medya tetikçileriyle yaptırdığı düzmece haber ve paylaşımlar sayesinde cahil insanları galeyana getirerek hükümete ve hedef aldıkları kimselere karşı rahatça kışkırtabilmektedirler.

Bu dehşet, vahşet ve şiddet ortamının biran evvel bitmesi, derin devlet çetesinin ülkemiz üzerindeki karanlık gücünün kırılması ve vatandaşlarımızı dehşete düşüren etkisinin ortadan kaldırılması için, Zatıalinizin yapacağı bir açıklamanın önemi çok büyüktür.

Biz ilk gün olduğu gibi bugün de sizin vicdanına güveniyor, hiçbir hukuksuzluk ve vicdansızlığa asla yol vermeyeceğinizi de biliyoruz. Bu sebeple Zatıalinizden önemle, İstinaf mahkemesi başta olmak üzere yargı üzerinde aleyhimizde kurulmaya çalışan baskılara engel olmanızı ve bu baskıda sizin adınızın kullanılmasına müsaade edilmemesini istirham ediyoruz. 

En derin saygı ve muhabbetlerimizle…


Daha yeni Daha eski